top of page
IMG_5508.JPG

Bir Klasik: Bali'de Balayı 

UZAKLAR | AĞUSTOS, 2016

Bali’ye her gidenin anlatacağı ayrı bir hikaye olabilir. Nerede kaldığına, neyi sevdiğine, neleri gördüğüne dair seçimleri burada yaşanan deneyimleri sonsuz farklılaştırabilir. Her gidenin anlattıklarının ortak noktası ise tatilinin ne kadar muhteşem geçtiğidir. 

 

Bali, her ne kadar harita üzerinde küçük görünse de aslında kocaman bir ada. Adanın her yerini görmek kesinlikle bir günlük bir etkinlik değil. Mesafeler uzak ve yollar kalabalık. Bu nedenle, ne kadar çok farklı yerde konaklarsanız hem farklı deneyim şansınızı arttırmış hem de yollarda sürünmemiş olursunuz. Biz de bu nedenle planımızı, 3 gece Ubud, 2 gece Seminyak ve 2 gece de Nusa Dua şekilde planladık. Her bölgenin ayrı bir kişiliği olmasının yanı sıra kaldığımız birbirinden güzel oteller ile farklı tatilleri aynı anda yaşamış olduk. 

IMG_5932.JPG

Kadek, The Driver 

 

İlk gece, uçuşumuz geç geldiğinden dolayı havalimanı yakınındaki bir otelde kaldık. Jetlag etkisi ile ne zaman sabah olduğunu anlayamayıp rehberimizin telefonu ile uyandık. Kendisini ilk günden yarım saatten fazla bekletmiş olduk, ama kendisi dünyanın en sevimli görünüşlü rehberi olarak bizi anlayışla karşıladı. Zaten bütün günü birlikte geçireceğimiz için bir yarım saatin çok da lafı olmadı. 

 

Rehberimiz Kadek, Bali turizm standartlarına uygun olarak koltuğunun arka ceplerine özenle yerleştirdiği harita ve tanıcı kitapçıkları çıkardı. Biz de kendisine hangi günlerde ihtiyacımız olabileceğini söyleyerek hızlı bir planlama yaptık. Diğer turist jeepleri ile birlikte yola koyulduk. 

FullSizeRender.jpg
IMG_5514.JPG

Ön Keşif: Ubud 

 

İlk günün rotasını Ubud ve çevresinde mutlaka görülmesi gereken noktalar şekilde planladık: Yol üzerindeki Batuan Temple, Kemenuh Şelalesi, Luwak Coffee üreten bir kafe, Tegallalang Rice Terraces ve Ubud Monkey Forest. 

IMG_5513 (1).JPG
IMG_5542.JPG
IMG_5539.JPG
IMG_5486.JPG

Batuan Temple, Bali Hindu tapınaklarına giriş 101 amaçlı güzel bir tapınak. Tapınağa girmeden saronglarımızı bağlaması öğretip yol boyunca bize eşlik eden Kadek, diğer turistlerden alışmış olsa gerek her bir turistik noktada fotoğrafımızı çekmek konusunda çok ısrarcıydı. Biz poz verirken o kamerayı dik, yatay farklı açılardan tutarak sanatsal çalışmalarına devam etti. Bu turun sonunda bizim pek de fotojenik insanlar olmadığımızı anlayarak diğer ziyaretlerde bize eşlik etmekten ve fotoğrafımızı çekmekten vazgeçti. 

IMG_5432 (1).JPG
IMG_5477.JPG
IMG_5580.JPG

Kemenuh Şelalesi, uzunca bir merdiven inişi sonunda görsel bir şölen. Şelalenin görselliğinden daha çok gelen turistlerin coşku ile suyu kucaklamaları, altından tepesinden atlamaları ve çeşitli haşarılıklar yapmaları renkli kareler ortaya çıkarıyor. Biz, hazırlıksız olduğumuzdan dolayı coşkuya katılamadık. Onun yerine sıcaktan bunalmış olarak inişteki bir kafede taze tropikal aromalı meyve sularımızı içmeyi tercih ettik. 

IMG_5885.JPG
IMG_5536.JPG

Luwak Coffee’nin hemen yakınında Tegallalang teraslarına uğramadan geçmedik. Bali, fotoğraflarına da konu olan pirinç tarlaları ile dolu. Tabi turizmin patlaması ile birlikte inşaat oldukça artmış durumda. Yol boyunca yapılan yeni villalar, inşaatlar bizdeki kentsel dönüşüm mahallelerini hatırlatıyor. Tüm bu inşaatlar aslında pirinç tarlası olan yerlerin dönüşmesine yol açıyor. Bali halkı düşük getirisi olan pirinç işinden konut ve turizme yöneldikçe kendi sonuna doğru adım atmaya devam ediyor. 

 

Tegallalang da işte bu turizmin patlak verdiği noktalardan biri. Pirinç tarlalarını yakından görüp doyasıya atlayıp zıplama selfie çekme imkanı sağlıyor. Sanırım turistler burada ne yapıyorsa yapsınlar, bizim tarlamıza gelmesinler şekilde bir düşünce de olabilir. Trafik oldukça sıkışık olduğundan Kadek bizi bırakıp park yeri aramaya devam ediyor. Kadek park edip gelene kadar biz gezimi bitirmiş fotoğraf albümüne yerleştirmiş olduk. 

IMG_5866.JPG
IMG_5865.JPG
IMG_5895.JPG

Bu jetlag etkili ilk günün son durağı, kısa bir yerel yemek molasından sonra Ubud’un merkezindeki Ubud Monkey Forest. Daha önce doğu ülkelerine gitmemiş olmaktan olsa gerek hiç maymunlarla karşı karşıya gelmemiştik. Aslında bu kadar sıcakkanlı ve fazla sayıda olmalarını da beklemiyorduk. Özellikle muzu tuttuğumuz an sağımızdan solumuzdan atlamak konusunda hiç çekinceleri yok. Parkta ilerlerken bu maymun topluluğu karşısında biraz azınlıkta hissettik. Öte yandan yavrularını karınlarına sarılmış şekilde taşıyan anneleri, neden olduğu bilinmeyen şekilde sinirle aynı taşı yere atmayı sürdüren erkekleri izlemekten vazgeçemedik. 

IMG_5608.JPG
IMG_5621.JPG

Kadek bizi Four Seasons’a bıraktığında kapıda çiçekli su ve renkli kuşakla birlikte selamları olsun, otelin tepesindeki manolya havuzuna ormanın içerisinden köprüyle geçişimiz olsun ben de Vivaldi eşliğinde cennete giriyormuşuz hissi yarattı. Nehir manzaralı odamıza vardığımızda buradan hiç ayrılmamız gerektiğini düşünmeye başladım. Merdivenlerle aşağıya inip villanın dev ahşap kapısını araladığımızda yasemin kokusu bizi karşıladı ve kaldığımız süre boyunca peşimizi hiç bırakmadı. O günden sonra yasemin evimizin de alt üst katında yerini aldı. 

IMG_5731.JPG
IMG_5725.JPG

Ertesi gün sabah yoga sınıfına katılmak için kalktığımızda aç karna derse gitmeyelim diye bırakılan muffin ve kahve ile yağmurlu bir sabaha başladık. Otelin diğer ucundaki yoga alanına farklı bahçelerden bütün çalışanlar ile karşılıklı gülümseyip selamlaşarak yürüdük. Daha sonra Bali dışında kaldığımız otellerde de bu güleryüzlülüğü aradık, ama bu içten gülümsenin otel hizmetinden ziyade Balilerin hayata bakışından kaynaklandığı anladık. Zaten yoga derslerinden biri, Laughter Yoga’ydı. Bu derste hocamız Balilerin sabah kalktıklarında meditasyon yaptıklarını ve güne gülme egzersizi ile başladıklarını anlattı. Karşımızda kahkahalar atmaya başladığında aynı içtenliğe ulaşamıyor olmak beni biraz hayal kırıklığına uğrattı. En mutlu anımızda bile artık kahkaha atamayacak kadar hissizleşiyor muyuz acaba? 

 

Ubud, kendi içerisinde huzurlu ve mutlu bir yer. A happy place. Tüm gün çok rahatça butikleri dolaşarak pazarın karmaşasında pazarlık yaparak kahve içerek masaja giderek ve tapınakları ziyaret ederek geçebilir. Biz, bir günümüzü şehirde bir günümüzü de otelde spor yaparak ve odamızın havuzundan nehirde rafting yapanları izleyerek geçirdik. 

IMG_5768.JPG
IMG_5761.JPG

Seminyak 

 

Ertesi gün Four Seasons’tan ve Ubud’tan ayrılmak çok zor oldu. Ubud’tan Seminyak’a geçiş yaptığımız bu gün programımız yine yoğundu. Renkli balıklı gölü, kutsal doğal suyu ile Tampak Siring tapınağı; Elephant Cave; gün batımında Tanah Lot Temple derken tüm günü tamamladık. 

IMG_5961.JPG
IMG_5985.JPG

Seminyak, Ubud’tan çok farklı. W oteline vardığımızda konsept de değişmiş, bir anda odanın içerisinde Empire of The Sun çalmaya, votka şişeleri ortaya çıkmaya ve resepsiyonistler yasal olduğu sürece her konuda yardımcı olabiliriz demeye başlamıştı. Ubud’taki ortam ve kültürden sonra Zen’in başka bir boyutuna geçmiştik. Seminyak, yabancıların da etkisi ile mağazalar, modern restoranlar, kafeler, barlar ile dolup taşmış durumdaydı. Biraz alışveriş yapmak, biraz güzel yemek yemek, gündüzleri sahilde mayışıp akşamüstü coşmak için doğru bir yer. Gün batımında her nerede olursanız olsun, sahilde olmanız gerektiğini söylemeye gerek yok. 

IMG_5959.JPG
IMG_6010.JPG

Yemek için gündüz Sisterfields Cafe, akşam için KuDeTa veya Mama San ziyaret noktalarından olabilir, ama Seminyak’te seçenekler çok fazla ve her geçen gün artıyor. O nedenle, gittiğinizde tercih etmek en doğrusu. Gece için Motel Mexicola terli Avustralyalı gençlik kitlesi ile biraz daha üniversite mekanları hatırlatsa da La Favela biraz daha müzik konusunda güzel geldi. Sanşlıysanız W otelin barında yapılan silent disco etkinliğine bizim gibi denk gelebilirsiniz. Silent disco lovers are never wrong. 

IMG_6034.JPG
IMG_6095.JPG

Uluwatu

 

Bali’nin özellikle çiftler ve sörfçü gençler tarafından tercih edilen bir diğer noktası Jimbaran ve Uluwatu tarafı. Uluwatu tapınağının manzarası görülmeye değer, maymunları ise agresif. Kayalığın üzerindeki bu tapınak çarpan büyük ve uzun dalgaların kırılışını tekrar tekrar gözlemlemek için güzel bir nokta. Yakınlarındaki Padang sahili ise çok kalabalık ve sıcak. 

 

Yol üzerinde bulunan Garuda Wisnu Kencana Cultural Park ise bol bol vaktiniz varsa bile uğramaya değmeyecek bir yer. Kültürel şovlar olduğu için yine hiç de bir şey görmedik de diyemeyiz, ama gitmesek de olurdu. 

IMG_6131.JPG
IMG_6155.JPG

Nusa Dua

 

Gelelim Nusa Dua’ya. Nusa Dua, Antalya gibi dev resortlerin sahile yanaştığı bir bölge. Dışarıda fazlaca bir aktivite ve gezilecek yer yok. Bali’nin benim açımdan dalgaları daha az olduğu için en güzel deniziydi. Bu noktadaki deneyiminizi tamamen kaldığınız otel belirliyor. Biz, ilk defa St. Regis ile tanıştık. Neden St. Regis’in St. Regis olduğunu düşünceli butlerımızın yazdığını günlük notlardan, sahile her inişimizde verilen soğuk el havlularından, dağıtılan minik kokteyllerden, güneş gözlüklerimizin belirli aralıklar ile temizlenmek istemesinden anladık. Bu ilgi ve alaka karşısında biraz şaşkın kaldık. 

 

Burada geçen son iki günümüzde tai chi, Ryan Giggs ve Garry Neville ile tanışarak geçti. Akın olmasa benim tanımam mümkün değildi tabi, ama futbol kültürümü bir adım daha genişletmiş oldum. 

IMG_6187.JPG
IMG_6184.JPG

Son akşamımızda St. Regis’in içerisindeki Kayuputi restoranında yediğimiz en güzel en çıtır ekmeği tattık. Hala o restoranı ekmeğinin çıtırlığı ile anıyoruz. Diğer yemekleri için de bizden 10 puan alsa da ekmek konusunda başarısı karşısında bütün somunları tüketmek zorunda kaldık. Tatlı kısmında mangolu sufle ile “grande finale” yapmaya hazırlandığım anda balayı dönüşünde Kuveyt’e gitmek üzere üniversite diplomamın istenmesi şekilde bir mail ile sürpriz bir sonla balayını tamamladık. Zaten romantik komedilerin de devamını çekseler sürpriz sonla biterdi.

IMG_6248.JPG
IMG_6200.JPG

Umarım bir gün Bali’ye yoga dersi almaya, sadece yeşilin içerisinde zaman geçirmeye ve şu an hiç tahmin edemediğim bambaşka bir deneyim için geri döneceğim. O zamana kadar…

bottom of page