top of page
MTMN1749.JPG

5 günde İskoçya Highlands

ROADTRIP | HAZİRAN, 2018

Yine bayramı bir sonraki haftasonuna aradaki gün sayısı kaç olursa olsun bağladığımız bir tatil planlamasında İskoçya’ya gitmeye karar verdik. Planımız, crossfit grubu olarak bir çamur yarışı olan Tough Mudder’ın Edinburgh versiyonuna katılmaktı. Yarış cumartesi olduğu için öncesinde de İskoçya’nın doğası ile ünlü Highlands bölgesini görmeye karar verdik.

Yaklaşık 5 günümüz olduğu için planlamamızı Edinburg üzerinden direkt olarak Isle of Skye’a gidecek, geri dönüşte ise Glencoe, Isle of Mull ve Loch Lomond bölgesine uğrayacak şekilde yaptık. Tabi, bu karara gelmek fazla seçenek olduğu için oldukça zor oldu. Örneğin, doğu bölgesinde kalan tarihi şehir ve köyleri pas geçmeyi, kuzeydeki yunus ve balina turlarına hayır demeyi gerektirdi.

 

İskoçya yolculuğunu hem pound’un yüksek olması hem de yeni bir deneyim olması adına kamp alanlarını kullanmak üzerine planladık. Beğenmediğimiz noktada otele geçebileceğimiz için önden otel araştırma, lokasyon belirleme, rezervasyon gibi tüm hazırlıklardan da kurtulmuş olduk. Gittiğimiz hemen hemen her nokta da güzel kamp alanları olması da bu planlamamızı kolaylaştırdı.

5 GÜNLÜK HIGHLANDS ROTASI

1. GÜN /

Sabah: Edinburgh Havalimanı'na varış ve araç kiralama 

Akşam: Skye'a varış, Kinloch kamp alanı 

2. GÜN /

Gündüz: Skye 

Akşam: Glenbrittle kamp alanı 

3. GÜN / 

Sabah: Skye'dan Glencoe'ya yola çıkış

Öğleden sonra: Three Sisters doğa yürüyüşü

Akşam: Glencoe göl kenarı kamp alanı 

4. GÜN /

Sabah: Isle of Mull için Oban'a varış ve feribot 

Öğleden sonra: Staffa adası ziyareti 

Akşam: Tobermory yemek ve kamp alanı 

5. GÜN /

Sabah: Loch Lomond'a yola çıkış 

Öğleden sonra: Doğa yürüyüşü ve doğada konaklama 

 

IMG_3601.JPG

HARİTA 

Rotasını planlamak isteyenler, Google Maps üzerinden seyahat planına ve şehirlerde uğradığımız noktalara ulaşabilirler.

Tüm uğradığımız şehirlerde, ziyaret ettiğimiz noktaları ve denediğimiz kamp alanları işaretli. 

 

IMG_3455.JPG
IMG_3467.JPG

Staffa adasında puffinler ile birlikteyiz.

Gün 1 / Edinburgh - Isle of Skye

 

İlk günümüz, sabah uçağı ile Edinburgh’a vararak başladı. Havalimanında araç kiralama işlemlerini halletmemiz ile Google Maps’i Isle of Skye’a ayarlayarak yola koyulmamız bir oldu. Toplamda 380 kilometre yaklaşık 5-6 saatlik mesafeyi ilk günden arkamızda bıraktık. Yol, güzel coğrafyalardan geçtiği için oldukça keyifliydi. 

 

Aralarda bol bol viski fabrikaları bulunuyor. Eğer viski seviyorsanız önden inceleyerek gideceğiniz yerdeki butik üreticileri tadım için ayarlayabilirsiniz.

IMG_0523.JPG

Skye'ın en batısındaki Neist Point'ten bir kare.

Isle of Skye’a yaklaşırken Eilean Kalesi’nde mola vererek İskoçya tarihi ile ilgili birşeyler öğrenmeye çalıştık. Çok geçmeden ve hava kararmadan Isle of Skye’ın en büyük kasabası diyebileceğimiz Portree’ye vardık. Portree, mimari özellikleri ve büyüklüğü ile tam olarak bir Birleşik Krallık kasabası diyebiliriz. İskoçya, Galler ve İngiltere’nin kültürel veya estetik farklılıkları tam olarak mimariye nasıl yansıyor emin değilim, ama bu kasabanın Doc Martin’in kasabası olduğuna yemin edebilirdim. Aslında bu geziden çok sonra Doc Martin’i izlemiş, ve Portree’yi hatırlatması nedeniyle 8 sezonluk bir ‘binge-watching’e karşı koyamamıştım.

 

Portree’ye uğrarsanız zaten küçük bir kasaba olduğu için yolunuz mutlaka limana çıkacaktır. Limanda fish & chips yapan harika dükkanı da keşfedeceksinizdir. Fakat, neden kimsenin tabaklarını alıp deniz kıyısında yemediğini bunu deneyene kadar anlamayacaksınız. Ta ki, deneyip martıların yemeğinize saldırmasına şahit olana kadar. O zaman eşyalarınızı toplayıp merdivenlerden tırmanıp martıların sizi takip edemediği ara sokaklarda bir sakin köşe bulmaya çalışacaksınız. Unutmayın ki, bir martı bile nerede olduğunuzu ve ne yediğinizi biliyorsa hepsi biliyor demektir. Kalan patateslerinizden onlara ayırmayı unutmayın.

BCSY3251.JPG

Glenbrittle kamp alanını geride bırakırken.

Gece konaklamak için biz Portree’den yola çıkarak daha da batıya, bir sonraki günümüzün rotasına yakın bir kamp alanına uzandık: Kinloch Kamp Alanı. Kinloch kamp alanı, ilk gün için içimizi ferahlatan, gün batımı manzarası harika renklere sahip, deniz kenarında ve çevresinde kuzuların gezindiği bir yer. Dunvagen Kalesi’ne çok yakın. Girdikten sonra işletmecileri bulmak bazen zaman alabiliyor. Karavan ile giderseniz karavancılar bütün sezon kiralayabildikleri için yer olmama ihtimali de mevcut. Bu yüzden karavancılar için önden rezervasyon mantıklı olabilir. Çadır için aynı şeyi söylemeyeceğim.

 

İskoçya’daki ilk gecemiz veya konaklamamız, ve burasıyla ilgili yepyeni bir şey keşfettik. O da yaz aylarında ortaya çıkan küçük kör sinekler. Aman tanrım! Nereden geldiğini ilk başta anlamıyorsunuz. O anlık tuhaf bir durum, veya olduğunuz yer ile ilgili zannediyorsunuz, fakat değil. Sonradan anladığımız kadarıyla bu, hem İskoçya hem de diğer kuzey ülkelerinde yaz ayları için standart bir durummuş. Hatta gezi rehberinde yüzümüzü kapatacak file baş örtülerini bu nedenle önermişler. Tek çözümü ise rüzgar.

EEHF2164.JPG

Storr yürüyüşünden sonra tepede rahatlama imkanı bulduğumuz anlar

Gün 2 / Isle of Skye

 

Isle of Skye’da kesinlikle yapacak çok şey ve görülecek çok fazla yer var. Tarihi anlamda değil, ama doğal güzellik olarak Skye'a özel bir torpil durumu olduğunu söyleyebilirim. Bu nedenle, İskoçya’daki 2. günümüz bol yürüyüşlü ve bazı arkadaşlara göre de yorucu geçti.

 

Güne yarımadanın en batı kıyısında yer alan Neist Point Lighthouse’u ziyaret ederek başladık. Sonrasında kuzeye doğru tırmanarak Uig’e yakın The Fairy Glen’in tepelerini ziyaret ettik. Burada aynı zamanda ilk yol kenarında pikniğimizi de yaptık. Uig, tam bir liman kasabası. Kıyıda feribotun kalktığı iskele sizi bir dizi setinde oynuyormuşsunuz havasına sokuyor. Biralarınızı alıp kıyıda puslu havanın ve İskoçya’nın tadını çıkarabilirsiniz.

IMG_0519.JPG

Skye kıyıları muhteşem, değil mi?

Sonrasında fotoğraflarda çok fazla çıkan The Quiraing bölgesine geçtik. Buradaki kısa bir yürüyüş rotası görsel bir şölen sunuyor. Vaktiniz varsa yürüyüşü uzun da tutabilirsiniz. Veya Portree yoluna doğru koyulup Old Man of Storr’u tırmanabilirsiniz. Bu rota ile ilgili not düşmekte fayda olabilir. Hayır, tepeye çıkmanın fazlası ile zaman almasından değil, park ettiğiniz alanda ve en tepede rüzgar durumuna göre sinek saldırısına uğrama durumunuzdan bahsediyorum.

 

Sinek saldırısının ciddi versiyonunu görmek istiyorsanız Torvaig kamp alanını öneririm. Gerçek anlamda durgun bir kamp alanı. Hep mi o şekilde, hep mi insanlar çadırlarında sinek öldürüyor, veya çadırını kurarken sinekler başının üzerinde tornado oluşturuyor emin değilim, ama kesinlikle daha iyi bir kamp alanı biliyorum. O da yine kısa mesafede olan Glenbrittle kamp alanı. Glennbrittle’ın tepelerinin arasındaki bu vadi, gerçekten konaklamak ve güne taze bir kahve, sıcacık muffin ile başlamak için doğru adres. Yol üzerinde aynı zamanda Fairy Pools’u ziyaret etmelisiniz.

IMG_3574.JPG
IMG_3568.JPG
IMG_3572.JPG

Gün 3 / Isle of Skye - Glencoe

 

Isle of Skye’dan vaktimiz dar olduğu için üzülerek ayrılmak zorunda kaldık. Pofidik kuzuları, dar yolları, kendine has bir havası ve doğal güzellikleri kalbimize yerleşti. Sıradaki destinasyon ise Glencoe.

 

Glencoe’da Birleşik Krallık’ın yüksek zirvesi Ben Nevis’e çok yakınsınız. Glencoe, İskoçya’nın en güzel vadilerinden biri. Zaten ismi de burdaydan geliyor. Glen, İskoçya’da dar vadi anlamına geliyormuş. Sözlüğümüze eklendi. Tik.

 

Glencoe’da günü güzel geçirmek için yürüyüş rotalarından birini deneyebilirsiniz. Kesinlikle biz Three Sisters of Glencoe’yu çok sevdik. Bir patikadan tırmanarak çok güzel bir vadiye ulaşıyorsunuz. Kesinlikle görülmeye değer.

 

Glencoe’da yine deniz kenarında kamp alanı mevcut. Gün batımının muazzam olduğu bir nokta. Biranızı alıp burada güzel bir akşam planlayabilirsiniz.

IMG_3742.JPG

Three Sisters yürüyüşünden hatıra pozu

Gün 4 / Glencoe - Isle of Mull

 

Glencoe’nun vadilerinden sonra denize açılmanın vaktinin geldiğini hissederek Oban’a doğru indik. Oban’dan düzenli olarak tam karşıdaki Isle of Mull’a kalkan feribotlar mevcut. Aracınız ile Isle of Mull’a geçiş yapabilirsiniz. Kesinlikle değecek bir ada. Özellikle yaşça daha ileri iseniz. Mesela kuş gözlemleme gibi aktiviteleri seviyorsanız. Şaka, şaka, gençler de var. Yani, sanırım. Yolda bol bol dürbünle sağa sola bakan İngilizler görebilirsiniz. O kesin.

 

Isle of Mull’da yapılması gereken en birinci aktivite, Staffa adası. Yaptığımız en iyi aktivitelerdendi. Puffinleri bu kadar yakından görebilmek, onlarla tanışmak ve yakından tanımak gerçekten eşsizdi. Sonrasında ikinci aktivite, Tobermory kasabasına gitmek ve Cafe Fish’te kendinize ziyafet çekmek. Kesinlikle önceden rezervasyon şartı var. İnanılmaz talep var. Üçüncü ise yol kenarında gördüğünüz minik kuzuları sevmek için yakalamaya çalışmak. 

IMG_3548.JPG

Tobermory kasabası

Gün 5 / Isle of Mull - Loch Lomond

 

Loch Lomond ve The Trossachs Milli Parkı, hem birkaç gün geçirmek ve yürüyüş yapmak hem de konaklamak için güzel bir seçenek. Parkın girişinde danışma ofisi bulunuyor. Parkta sayısız kamp alanı mevcut, fakat izinsiz kamp yapamıyorsunuz. Dolayısıyla, internetten kayıt yapmanız gerekiyor. Websitesi oldukça geniş ve bilgilendirici.

 

Biz gittiğimizde bardaktan boşanırcasına yağmur yağdığı ve oldukça yorulduğumuz için kamp yapmayı göze alamadık. Kuru bir yere ihtiyacımız olduğu için Loch Katrine’in ucunda bir bungalovda konaklamaya ve yağışlı geceyi televizyon izleyerek geçirmeye karar verdik.

IMG_3527.JPG

Bu milli parkta keşfettiğimiz en güzel aktivitelerden biri de Go Ape oldu. Bu outdoor parkları yaklaşık 500 metre zipline’da giderek bölgeyi keşfetmenizi, sonrasında da ağaç tırmanma gibi eğlenceli aktiviteler ile 2-3 saatlik bir parkurda keyifli vakit geçirmenizi sağlıyor. Biz gittiğimizde saat 5-5:30 olduğu için son Go Ape’leri yollamışlar, kapatıyorlardı. Maalesef bir sonraki ziyaretimize erteledik.

IMG_3436.JPG
IMG_3493.JPG

Gün 6 / Loch Lomond- Edinburgh

 

Bu bölgeden Edinburgh’a geçiş ilk güne göre nispeten kısa ve rahat. Rahatça plan yapabilirsiniz. Bizim ek günümüz olsa kesinlikle milli parkta bir gün daha bölgeyi keşfetmek üzere planlayabilirdik. Umarım siz bizim keşfedemediğimiz yeni bölgelere uğrarsınız. Bol fish & chips’li günler!

bottom of page