top of page

Madagaskar: Batı Bölgesi

Haziran, 2016

Rotamız, Madagaskar batı yolculuğu. Kano ile başlayan ve zorlu bir araç yolculuğu ile devam eden bu rotada bambaşka bir dünya keşfediyoruz. 

Evet, başlıyoruz…

Aslında her şey normal bir gezinin başlayabileceği gibi başlamıştı. Küçük, yavaş ve kaotik de olsa ilerleyen bir havalimanı pasaport kontrolü, şehirdeki yegâne döviz bürosunda güvenlik önlemi ile dolar bozdurmaca, akmayan bir şehir trafiği, küçük büfeler, arkasından binilen minibüsler, tur rehberimiz ile tanışma ve konaklayacağımız eco-lodge’a gidiş. Evet, başkentte ve ertesi gün gittiğimiz Antsirabe’de bazı enteresanlıklar vardı tabi, ama sonuçta biz de farklı bir deneyim yaşayabilmek için bu kadar uzun yoldan gelmiştik.

Tüm yolculuğun şekillenmesi aslında Miandrivaso denilen küçük kasabanın yakınlarındaki nehir kenarındaki köyden 3 gün boyunca üzerinde seyahat edeceğimiz ağaçtan oyma kanoya binmemizle başladı. Seyahat planında bir kano geçiyordu, okumuştuk, ama bu kadar dar ve su üzerinde fındık kabuğu gibi görünen bir tahta parçası üzerinde timsahların olduğu bir nehirde ilerleyeceğimizi hayal etmemiştik.

DSC00879.jpg

Madagaskar'da Kano ile Batı'ya Yolculuk

UZAKLAR | HAZİRAN, 2016

DSC00880.jpg

Tsirihibina Nehrinde Üç Gün

Bu nehir yolculuğu o bölgenin insanları için bir meslekti. İnce uzun kanomuzda 5 kişiydik ve ikisi kanonun kaptanlarıydı. 3 gün boyunca bizimle birlikte nehrin aşağısına doğru kürek çektikten sonra 10 gün boyunca gerisin geri uzun sopaları ile nehrin tabanını ite ite dönmeleri gerekiyordu. Üstelik yolculuk süresince altlarına üstlerine ince, muşambamsı örtüyle geceyi geçiriyor, çok da rahat uyuyamıyorlardı. Öte yandan, kendi aralarında gün boyu gevezelik etmeyi ve Akın’ın paylaştığı yer fıstığı, badem ve benzeri kuruyemişleri kesinlikle sevdiklerini söyleyebilirim.

3 gün kürek çekmek, kano üzerinde sıcaktan bayılmak, büyüleyici vadilerin içerisinde ilerlemek, timsahın suya atlayışı karşısında hayrete düşmek, Akın’a kürekle su fışkırtmak gibi aktiviteler ile geçti. Yol boyunca nehrin yukarısına giden diğer kürekçiler ile selamlaşmak, odunculuk yaptıkları için ormanda yaşan aileler ile öğle yemeğini paylaşmak, 2 papaya karşılığında 1 sigara alışverişinde bulunmak veya küçük çocukların “FAZAAAA!” (“beyaz adam!”) diye bağırışlarına el sallamak hatıralarımızdan bir kısmıydı. Diğer kısımlarını hatırlamak için kanoda bizimle seyahat eden ve bir sabah kıyıya atlayarak kaçma teşebbüsünde bulunan tavukla konuşmak gerekir.

DSC00727.jpg

Zebu Car, bir nevi kağnı

Kanodan indikten sonra da maceramız devam etti. En azından iki küçük çocuğun zebu (madagaskar’a özgü bir öküz türü) arabasıyla bizi karşıladığını görünce bitmediğini anladık. Önce öküz arabamız ağaca sıkıştı, sonra yola devam edip su basan yerleri ve nehri geçmemiz gerekti. Bütün bunlar o köyde yaşayanlar ve zebu şoförümüz için normaldi. Bize ise normal gelmeyip aracın içerisinde bulduğumuz her noktaya sağlamca tutunmaya çalışınca şoförümüz için de eğlenceli dakikalar oldu.  

DSC00926.jpg

Boy boy Tsingyler

Ardından zebudan inip cipe bindik. Gittiğimiz rotada bazı yerlerde 5 km’yi bir saatte ilerleyince neden cipi tercih ettiğimizi de anladık. Yaklaşık 100 km yolu tamamladıktan sonra küçük ve büyük Tsingy ulusal parklarına ulaştık. Bu bölgede güzel bir kıyı otelindeymişiz hissi veren bir otelde 2 gecemizi geçirdik. Bu düzgün otelde kaldığımız günler, midelerimizin sırasıyla bozulup bizi perişan etmesi ile güzel denk geldi. Güzel denk geldi, çünkü bir önceki akşam nehrin kıyısında Belo sur Tsiribihina kasabasındaki tek otelde geçirdiğimiz böcekli ve uykusuz geceye başka bir komplikasyon fazla gelirdi. En azından buz gibi de olsa bu otelin havuzu ve hindistan cevizi soslu ton balığı servisi vardı. Belki tüm bunlardan midemiz bozuldu kim bilir.

Tsingy kayalıklarında tırmanırken sıcak kolalar ile midemizi ayakta tuttuk. Akşamında yan masada alınan güvenlik önlemlerinin yetersizliği ile şoka girmiş ve kendini esprilere vurmuş Alman aile ile taze anılarımızı yad ettik.

DSC00964.jpg

Kirindy Ormanı ve Baobab Geçidi

Yeterince yorgun, ama huzurlu olarak Kirindy ormanı ve Baobab ağaçlarının olduğu yola doğru ilerlemeye devam ettik. Tsingy’de ancak uzaktan ağaçtan ağaca atladıklarını görebildiğimiz sifaka lemurlarına Kirindy’de yürürken nerdeyse dokunabileceğimiz mesafedeydik. Anne sifakalar, bebek sifakalar, ağaca tutunmuş uyuyan sifakalar, meyve yiyen sifakalar… Hepsini gördük, fotoğrafladık.

Baobab Alley fotoğraflardan çok daha olağanüstüydü. Turist fotoğraflarındaki bukalemun ve onu sopa üzerinde taşıyan çocukların ise aslında küçük bir miktar nakit karşılığı poz verdiklerini de görmüş olduk. Gün batımına doğru ayarlanmış ziyaret saatimizde gün batımı ile flaşların patlaması senkronize gerçekleşti. Geceye doğru Morondava’daydık.

IMG_4536.JPG

Air Maybe’i beklerken Morondava

Ertesi gün Air Maybe dedikleri Air Madagascar ile uçuşumuz için geceyi buradaki Avrupai otellerin birinde geçirdik. Küçük bir tatil köyü gibi. Tatlı. Önünde uzun ve geniş bir plaj. Daha önünde Hint okyanusu. Ortasında balık ağlarını toplamak üzere tek sıraya dizilmiş balıkçılar. İşte bütün yorgunluğumuzla ile birlikte her şeyi o sahilde bıraktık.

Geriye bir avuç kırmızı toprak, değişmiş bir ben ve hatıralarımızla döndük.

DSC00914.jpg
DSC00917.jpg
DSC00898.jpg
DSC00784.jpg
IMG_4424.JPG
DSC00781.jpg
DSC00902.jpg
IMG_4485.JPG
IMG_4536.JPG
DSC00716.jpg

Kafamızda deli sorular: Plan yapanlar için notlar 

Ulaşımı nasıl sağladık?

Medeniyetten uzak demek doğru olmasa da başkent haricinde bir yerden başka bir yere gitmenin Avrupa seyahati gibi kolay olmadığı bir ülke. O nedenle, internetten araştırıp bulduğumuz iki tur firmasından birini seçtik. Bizim çalıştığımız Ramartour. Personeli Madagaskarlı ve çok profesyonel. Her şey dakik ve organize idi. Küçük hediyeleri eksik etmediler. Rehberimiz Jarry. Yolunuz düşerse selam söyleyin.

Diğer tur firması, Audley. İngiliz kökenli ve daha konforlu otelleri seçiyordu. Fiyat olarak daha pahalıydı.

 

Mutlaka görülmeli dediğimiz yerler neresi? Daha fazla günümüz ve bütçemiz olsa neler yapardık?

Lemurları görebileceğiniz herhangi bir ulusal park. Her parkta veya bölgede farklı lemur türleri var. Özellikle görmek istediğiniz varsa onun nerede olduğunu görüp rotayı o yöne çevirmek lazım. Baobab ağaçlarının olduğu alan oldukça güzel. Fotoğraflarda göründüğü kadar kısa bir alan aslında, ama yakından görmek etkileyici bana sorarsanız. Maceracı ruhlar için nehir ayrı bir deneyim. Daha rahat geçirelim derseniz Nosy Be veya Morondava’nın daha güneyinde güzel yerler var. Isalo parkına doğru olan rota da batıdan daha az yorucu diyorlar.

Ayrıca kuzeydoğuya balina izlemeye giden ekipler vardı. Bir de kuzeydoğuda offroad rotası zorluğu ile ünlü. Bizim son günümüzde Belçikalı bir televizyon ekibi program çekimi için bu rotayı ayarlamışlardı.

Yanımıza ne aldık? Ne almış olsak daha iyi olurdu?

Temmuz ayında gittik. Gündüzleri sıcak, fakat geceleri soğuktu.  Bu nedenle güneş kremi ve polarlar gündüze ve gece bizi korudu. Kayıkta gideceğimiz için sırt çantalarımızı aldık. Sinek kovucu ve botlarımızı aldık. Atıştırmalıklar güzel gitti.

Hediye amaçlı Akın elindeki fazla Galatasaray formalarını getirmişti. Onları kano kaptanlarımıza hediye ettik. İnsanların, özellikle gittiğimiz bölgedeki insanların çok ihtiyacı vardı. Onları görünce kullanmadığımız kıyafetlerimizi götürmüş olmayı diledim.

Paramızı nerede bozdurduk?

Havalimanında bir Exchange Office var. Hadi havalimanında hepsini bozdurmayalım, kur yüksektir dedik. Ertesi gün tur rehberimize biraz daha bozdurmak istiyoruz dediğimizde yine aynı yere götürdü. Zaten tek seçenek olduğu için fazla bir kur farkı yokmuş.

Ne yedik, içtik? Neyi yemeli, içmeli?

Madagaskar her yerde pirinç tarlalarından da anlayabileceğiniz gibi pilav konusunda iddialı. Ne yazık ki kendi kaliteli pirinçlerini satıp beyaz yasemin pirinci alıyorlar. Her yemekte pirinç sofranın baş tacı. Onun dışında kırmızı ette bir numara: Zebu. Kısaca, zebu ve pilav, pilav üzeri zebu, zebu yanında pilav, az pilavlı zebu veya pilav yanında az zebu diyebiliriz. Ha bir de pirinçli zebu çorbası.

Sebze. Bol bol zebze.

Pizza, makarna, ekmek. Madagaskar bunlar ile meşhur değil diyebiliriz.

bottom of page