top of page
trs 2020 yanartas100.jpg

Patika Koşuları:

Tahtalı Run to Sky 

YARIŞLAR | EKİM, 2020

Geçtiğimiz Ekim ayının sonunda Türkiye’nin en zor koşu yarışlarından biri olarak bilenen Tahtalı Run to Sky’a katılarak tamamladım. Benim için büyük, ultra koşucuları için küçük bir başarıya imza atmış oldum.

Yarış kendi sınırlarımı keşfetmek, neleri başarabileceğimi öğrenmek adına çok keyifliydi. Aynı zamanda, yol boyunca yeni insanlarla tanışmak ve farklı hikayeler dinlemek en güzel yanlarından biri oldu. Tahtalı Run to Sky ile birlikte patika koşusuna dair inanılmaz bir heyecan duyuyorum. Umarım ilerleyen dönemde farklı yarışlarda farklı rotaları deneme imkanı bulacağım. 

Yarışa Hazırlık

Yarış öncesinde uzun süredir düzenli koşmuyordum ve patika koşusu da neredeyse yapmamıştım. Akın'la Mayıs ayında yarışı katılmayı düşündüğümüz bir dönemde Tahtalı Dağı'nı uzaktan görüp bunun pek mantıklı olmayacağı kararına varmıştık. Fakat, yarışa limitli zaman kala yarışa katılma isteği ve heyecanı ağır bastı, ve kaydımızı yaptık.

 

Yarış öncesindeki yaklaşık 1,5-2 ay boyunca haftasonları patika koşuları yapmaya ve olabildiğince uzun koşmaya gayret ettik. Uzun süredir 10 kilometrenin üzerinde mesafe kaydetmemiş olmanın yarış içerisinde bizi zorlamasını ve yıpratmasını istemedik.

Yarış Öncesi 

 

Yarış günü öncesinde kitlerin dağıtımı ve son kayıtlar için Barış Pansiyon'un önündeki alana giderek işlemlerimizi tamamladık. Corona nedeniyle teknik toplantı birkaç gün öncesinden gerçekleştiği için sadece sağlık belgeleri, kitler gibi işlemler geriye kalmıştı. 

Yarış sonunda giymek istediğiniz eşyaları ve kıyafetleri de içeren drop bag'i yine yarış öncesindeki gün gece yarısına kadar vermemiz gerekiyordu. Yarış ile ilgili tüm detayları hem websitesinde hem de instagram kanalından canlı yayınlarda kapsamlı şekilde duyurdular. 

Corona pandemisi nedeniyle böyle bir organizasyonu yapmanın normalden çok daha zor olduğu böyle bir dönemde tüm organizasyon, gönüllü ve sponsorlarla teşekkürler. 

Yarış Günü

 

Yarış, Çıralı sahilde Barış Pansiyon’un önünden başlayarak kıyı şeridinden Yanartaş’a dönüyor. Bu ilk 4 kilometrelik düz koşu sonrasında patikalarla yükselerek Ulupınar öncesi ilk tırmanış ve inişlerle tamamlanıyor. Sonrasında hedef 19’uncu kilometrede yer alan Beycik istasyonu ve zirve çıkışı. Aslında bu kadar basit. Bir o kadar da değil.

 

Yarışa sabah 7’de start alacak şekilde hazırlandık. Yarışın verdiği heyecandan olsa gerek gece boyu uyanarak tuvalet gitmek ve su içmek arasında mekik dokudum. Sabah 6’da uyanarak yarış öncesi otelden aldığımız sandviçin bir kısmını yemeye çalıştık. Malzemelerimizi toparladık ve start yerine yürüdük.

Yarışa Akın’la birlikte başladık ve Yanartaş’a birlikte grupla birlikte ilerledik. Sonrasında tabi herkesin kendi macerasını yaşaması için farklı pace’lerde ayrıldık. Bu tarz yarışlarda acemi olmamım verdiği hatalardan biri, çantamı ve malzemelerimi iyi yerleştirememiş olmamdı. Yanartaş yokuşu öncesinde uzun bir süre batonlarımı çantamdan almaya çalıştım. Bu sırada hem pace’imi düşürdüm, hem de birçok yarışmacının arkasında kalarak koptum. Sadece baton değil, jel gibi ihtiyacım olan malzemelerimi de almak için ilerleyen etaplarda durmam gerekti. Dağcılıktan gelen bir çantayı yere indirme alışkanlığı olsa gerek. Çanta minik veya 20 kilo da olsa fark etmiyor.

 

Yarışmadaki ikinci hatam ise, yarışmaya bütün sıvı kaynaklarım dolu başlamamdı. Sanki kuraklık olacak ve ben susuz kalacakmışım gibi hem camel bag’imi hem de öndeki soft pack’lerimi doldurarak koymuş. Bu sırtımda ilerleyen etapta ağrıya ve boşu boşuna içmediğim ısınan suları taşımama neden oldu. Aynı rotayı bir daha yaparsam ilk 9k için bir sıvı almamayı ve sadece bir soft pack’i doldurmayı, sonrasında da soft pack’ler ile gitmeyi düşünürüm.

Çıralı - Ulupınar

 

Yarışın ilk kısmı, yani Çıralı’dan Ulupınar’a olan rota, kesinlikle beklediğimden çok daha rahat geçti. Yaklaşık 1:30 saatte bu etabı tamamladım. Ortalamaya göre pace’imi bir 10 dakika sanırım iyileştirebilirim. Özellikle Yanartaş sonrası iniş kısmı pace’i arttırmak için daha müsait bir yer. Tabi, kayalık olduğu için dikkat etmek gerekiyor.

Ulupınar - Beycik

 

Ulupınar CP’de motivasyonu aldıktan sonra yolun altından geçmek için kısa bir yokuş çıkıyorsunuz. Alt geçitten geçtiktan sonra köye doğru uzunca bir düz yol, ve sonrasında ormanın içerisine yavaş yavaş dalmaya başlıyorsunuz. Sonralara doğru olan orman yolunda Likya işaretlemelerini takip etmek önemli. Karşılaştığım çoğu yarışmacı Likya Yolu işaretlemelerinin aynı zamanda yarış için olduğunu bilmediği için oldukça sıkıntı anlar yaşadılar.

 

Beycik’e yaklaştığımız bir noktada Beycik tabelasını gördükten sonra işaretlere bakmadığım için direkt olarak tabelanın gösterdiği yönde koşmaya başladım ve bir süre sonra kayboldum. Tekrar tabelaya dönüp yolu bulmak biraz zaman kaybettirdi ve yokuşlardan dolayı artı bir yorgunluk oldu. Sonra yarışmacıların kendi aralarındaki konuşmalardan anladığım kadarıyla çokça kaybolan ve asfalt yola çıkarak Beycik’e ulaşanlar olmuş.

Beycik - Zirve

 

Beycik’e ulaşmak için limitiniz 4:30 saat. 4:30 saat altında gelirseniz zirveye devam edebilirsiniz. Eğer benim gibi 3:30-4 saatlerinde gelirseniz zirvedeki time cap’i kaçıracağınızı bile bile yola devam edebilirsiniz. Beycik’e vardığımda time cap içerisinde kalmamım zor olduğunu, ama öte yandan zirvenin beni almadan kapanmayacağını bildiğim için içim rahat şekilde yola devam edebildim. Tabi, önce mahvolan midemi bastırmak için çubuk kraker yiyip kola içtik. Sularımı full’ledim. Midemde neden olduğunu bilmediğim bir ağrı başlaması beni huzursuz etmişti, ama yola devam ettim.

 

Beycik’ten ağır ağır ormana doğru yürüdüm. Köylü teyzelerin iyi dileklerini aldım. Orman öncesi yine işaretler kesildiği için bir süre aynı rotayı çıkıp indim ve tekrar çıktım. O sırada, başka bir yarışmacı ile karşılaştım ve sonrasında sohbet ederek ormandaki ilk kısmı bitirdik. Yaklaşık 1,5-2 kilometre sonraki son su istasyonu ve işletme olan yere vardık. Burda buz gibi suyu içtikten sonra orman patikasından devam ettik.

Orman içerisinde patika benim için en sancılı yer oldu. Yürüyüş parkurunun zorluğundan ziyade, karnım ve belimde inanılmaz bir ağrıdan dolayı sık sık oturup sırtımı düzleştirmem ve rahatlamam gerekti. Sanırım önceki günden üşütmemden kaynaklansa gerek beni çok zorladı.

 

Orman patikası düzleşip de zirve çıkışı göründüğünde yağmurluğumu çıkardım. Burdaki hava değişimi her anlamıyla hissediliyordu. Yağmurluğumu çıkarıp bir jeli hüpletmemle birlikte tüm ağrılarım bitti. Sanırım zirve yolunu görmek bana rahatlama verdi. Bu noktadan sonra kulaklıklarımı takıp müziğimi açıp en sevdiğim taşlı topraklı, çakıllı çarşaklı dağ görüntüsüne kendime kaptırıp sisin içerisinde ilerledim.

 

Önde takip ettiğim yeni yarışmacılarla yine tanışma ve sohbet etme imkanı buldum. Amerikalı bir NATO askeri Türk kız arkadaşının isteği ile yarışmaya katılmış. Onunla bir süre zirveye doğru konuşarak yürümek kesinlikle zamanın daha hızlı akmasını sağladı.

Bir süre sonra Akın ve whatsapp gruplarından mesajlar gelmeye başladı. Neredesin, Akın geldi Aslı’yı bekliyoruz, devam et canım gibi motivasyonel mesajlar ile bir yokuş bir yokuş daha ilerledim. Sonunda zirveyi görmek o kadar keyifliydi ki, küçük dağları ben yaratmışım da sonra da koşarak çıkmışım gibi sevinçle geldim. Ve tabi ki ben geldiğimde zirve girişi kapanmış, eşyalar toplanmış, madalyalar torbalanmıştı. Yine de madalyamı veren, muzumu, suyumu eksik etmeyen bu keyifli yarışmayı tecrübe etmemiz için tüm işaretlemeleri yapan, emek harcayan tüm gönüllü ve çalışanların emeğine sağlık. Hiç bir aksaklık olmadan çok profesyonelce hazırlık yapılmıştı.

Notlar:

 

  • Yarışmaya katılmayı düşünüyorsanız öncesinde yürüyüş veya koşu tecrübeniz olması önemli. Mümkünse malzemeler ile koşup test etmek ve rahat hissetmek gerekiyor.

  • Yarış uzun olduğu için malzemeler gerçekten önemli. Özellikle ayakkabı. Ben La Sportiva’nın Bushido 2 modelini kullandım ve çok memnun kaldım.

  • Yarış için belirli yayınlanan zorunlu malzemeler yer alıyor. Bunları Decathlon'dan veya Kostur.co'dan temin edebilirsiniz. 

  • Yarışın özellikle son etabında jel kullanımı gerekiyor. Kendi doğal jelini yapan yarışmacıların paylaşımlarını görmüştüm. Hazır almak isterseniz Decathlon veya Supplementler gibi mağazalardan temin edebilirsiniz. 

  • Jel tüketiminde genellikle önerilen, izotonik, elektrolit ve kafein sıralaması. Özellikle kafein için yarışın son 1 saatini beklemek ve zirve yoluna girdikten sonra almak daha faydalı. Jel marka seçiminde ben SİS'i tercih ettim. Yarış öncesi kullanıp deneme imkanım olmadığı halde çok memnun kaldım. Özellikle ek su ihtiyacı gerektirmemesi kolaylık sağlıyor. Daha önce Spartan yarışlarında Multipower kullanmıştım. Bana çok iyi geldiğini söyleyemem. Sanırım kişinin bünyesine göre farklılık gösteriyor. 

  • İstasyonlarda mideye katı besin sokmak önemli. Özellikle aç kaldığım için midemi etkilediğini düşünüyorum. Biraz çubuk kraker, elma gibi besinleri mideye indirmek gerekiyor. 

trs 2020 yanartas100.jpg

Photo Credit: Tahtalı Run to Sky

bottom of page